Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel, Merkez Bankası’nın faiz indirimi hazırlıklarının piyasalarda olumlu karşılandığını yazdı. Batırel, faiz indiriminin yatırım ve tüketim artışı sağlayarak ekonomiyi canlandıracağını belirtti. Yabancı yatırımcıların Türk tahvil ve hisselerine ilgisinin arttığını vurgulayan Batırel, para politikasındaki değişimlerin ekonomik büyümeyi destekleyeceğini ifade etti. Necmettin Batırel, faiz indirimi sürecinin Türkiye ekonomisine yeni bir ivme kazandıracağını kaydetti. Batırel, şunları dile getirdi:
“Merkez Bankası politika faizini yüzde 50 seviyesinde tuttu, ama karar metninde ‘dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığın sağlanacağını’ belirterek aralık ayında faiz indiriminin başlayacağı konusunda net mesaj verdi. Piyasayı faiz indirimine hazırlayan esas vurgu bu cümlede. TÜFE verileri hedeflenen seviyeden daha yüksek kalsa dahi gerçekleşen ve beklenen enflasyondaki düşüşün reel faizi artırdığı, faiz düşse bile parasal sıkılığın korunacağı ima ediliyor. Merkezi New York’ta bulunan ABD’nin en büyük finans analiz şirketlerinden S&P Global, Merkez Bankasının uyguladığı sıkı para politikası sayesinde Türk lirası ve dış hesaplarda dengelenme sağlandı. Enflasyonda düşüş başladı. 2025 yılındaki faiz indirimlerine gidilse de reel faiz oranları pozitif kalacak, değerlendirmesini yaptı. Merkez Bankası 6 Aralık’ta yürürlüğe girmek üzere açıkladığı kararla, kısa vadeli TL mevduatta %15 olan zorunlu karşılık oranını %17’ye çıkardı, buna karşılık yabancı para mevduat için TL tesis oranını %5’ten %4’e indirdi. Bu kararla bankaların ellerinde daha fazla nakit bulundurmaları sağladı. Döviz oranları da azaltıldı.
Uluslararası bankalar ve fonların görüşüne uygun olan bu gelişme sonrası Borsa İstanbul’da bankalar uçuşa geçti. Bu gelişmeyi önceden gören yabancı yatırımcılar 15 Kasım haftasında 138,6 milyon dolarlık hisse senedi, 1 milyar 627 milyon dolarlık tahvil satın aldı. Hisse stokları 32,1, tahvil stokları 17,3 milyar dolara yükseldi. Faizlerin düşmesi sorumlu kamu maliyesi politikalarının bir ödülüdür. Kamu maliyesinde kalıcı bir düzelme başladığı için yüksek faize ihtiyaç kalmadı. Piyasa faizdeki indirimini geçmişte yaptıkları yatırımların getirilerinin artması olarak görür. Dolayısıyla, faizler düştüğü zaman kârları artar. Para politikası kararı sonrası kısa vadeli tahvil faizleri geriledi. Döviz kurunda önemli bir tepki görülmedi. Enflasyon eğilimine ilişkin iyimser değerlendirmelerin öne çıkması, politika faizi seviyesinin “öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde” belirleneceğini ifade eden yeni cümle ve “maliye politikasının artan eş güdümü” vurgusu beraber değerlendirildiğinde aralıkta kesin olarak düğmeye basılacak. Kasım ayında manşette aylık %2,0 civarında, çekirdekte %1,6-%1,7 aralığında TÜFE bekleniyor. Aralık daha da düşük gelecek.
Faiz indirimi borçlanma maliyetini düşürür. Daha fazla kredi, yatırım ve hane halkı harcamalarını artırır. Bu şekilde toplam talep artar. Faiz indirimi yerli para birimini değersiz kılar. Ancak Merkez Bankası 156,7 milyar dolarlık rekor düzeydeki rezervi ile kurların kontrol dışına çıkmasına izin vermez. İhracat artar, ithalat azalır. Bu şekilde toplam talep artar. Faiz indirimi sırasında Merkez Bankası piyasadaki likiditeyi artırır. Bu likidite banka mevduatlarını ve buradan da banka kredilerini artırır. Kredi arzındaki artış yatırım ve tüketim harcamalarını artırır. Faiz indirimi piyasadaki ve firmaların elindeki likiditeyi artıracağı için kredi arzı artar. Bu durum yatırım ve tüketimi olumlu etkiler. Faiz indirimi ile borsada bankalar, teknoloji, perakende ve gıda, gayrimenkul sektörleri çok olumlu etkilenir. Özetle: Faiz indirimi sonucunda artan talep, potansiyel üretim artışından hızlı olmadığı sürece enflasyonda artış yaşanmaz. Potansiyel üretim kapasitesindeki artış para politikası ile değil rekabetçilik, inovasyon ve verimliliğe dayalı maliye politikası adımları ile şekillenir. Türk ekonomisindeki büyüme hızı artar, refah payı yükselir. Yüksek faiz prangasından sonunda kurtuluyoruz, mutlu sona kavuşuyoruz.”